Tarihi ve Güncel Konular
 
  Ana Sayfa
  Osmanlı'nın Kuruluşu
  Osmanlı Padişahları
  Osmanlı Tuğraları
  Mehteran
  Tarihi Kıssalar
  Şeyh Edebali'nin Osman Beye Öğütleri
  Hayata Dair
  Lokman Hekim'den Öğütler
  Ölmeden Önceki Son Sözleri
  Garib Olayların Rastlantısal Yanları
  1 Nisan'ı Nasıl Bilirsiniz
  Söz Der Ki....
  Küçük Oyunlar
  Tozlu Tarihin Öğütleri
  Osmanlıca Bilgisayar Terimleri
  Esma-ul Hüsna
  Şeyh Şamil
  Tek başına bir ordu “Çomar Bölükbaşı”
  Vahdettin hainmiydi
  Editörden
  => Allah(cc) Varlıgı
  => Firavunu Cesedi
  => Kartal gözleri
  => Cebelitarık Boğazı
  => Allah'ın Varlığının bilimsel delilleri
  => 700 yıllık öğüt
  => Goben ve Breslav
  => Osmanlı tarihinden ilkler
  => osmanlı tablo
  => Tarihden hazır cevaplar
  => Adımız Yeter...
  => Osmanlıdan hikayeler
  => Fatih'in halkını imtihanı
  => Kızıl sultanı kim niçin uydurdu
  => BALTACI MEHMET PAŞA VE KATERİNA OLAYI
  => Osmanlıca film afiş tasarımı
  => Osmanlı padişahlarının ölüm sebepleri
  illerimiz neleriyle ünlü
  Osmanlıda isyanlar
  osmanlıpadişahları niçin hacca gitmemişlerdir?
  Çanakkale'den Asker Mektupları...
  Osmanlı Armasının Manası
  Çanakkale Savaşının hikayeleri
  OSMANLI TARİHİ KRONOLOJİSİ
  Osmanlı antlaşmalar
  Ziyaretçi defteri
www.konyakent.net

Goben ve Breslav


ABD gemilerinin Boğaz’dan geçişi tartışılıyor. Geçen asırda Boğaz’dan geçen gemiler bizi 1. Dünya Savaşı’na sokmuş ve bize bir imparatorluğa mal olmuştu. 

İngiltere, 16. yüzyılın sonlarında dünya sahnesine çıkmaya başlamış, 18. yüzyılda ise dünyanın en büyük güçlerinden birisi hâline gelmişti.

19. yüzyılda iyice büyüyen İngiltere dünyanın en büyük gücü hâline gelmişti ve rakipsizdi. Yüzyılın sonlarına doğru İngiltere’nin karşısında yeni bir güç olarak Almanya yükseldi. 19. yüzyılın ikinci yarısında birliğini sağlayan Almanya 1870’de Fransa’yı mağlup ederek Avrupa’nın en büyük güçlerinden biri olduğunu göstermişti.

Almanya’nın yükselişiyle birlikte İngiltere ile aralarında dünyada ekonomik ve siyasi hâkimiyeti ele geçirme müca­delesi başladı. Almanya, II. Abdülhamid zamanında Osmanlı İmparatorluğu ile iyi ilişkiler kurarak Ortadoğu’da İngiltere’nin çıkarlarını tehdit etmeye başladı.

AVRUPA İKİ CEPHEYE AYRILDI

 Avrupa devletleri arasında Almanya ve İngiltere’nin etrafında kümeleşme başladı. Almanya, 1879’da Avusturya-Macaristan ile bir ittifak antlaşması imzaladı. 1882’de bu ittifaka İtalya da katıldı. Üçlü ittifak kendisine sömürgeler elde etmeye çalıştı, ancak daha önceden dünyayı paylaşan İngiltere, Fransa ve Rusya her yerde karşılarına çıktı.

Fransa, Almanya’nın tehdidi altındaydı ve çıkar yol arıyordu. Ayrıca 1870 Sedan Savaşı’nda mağlup olmasıyla kaybettiği Alsace Loren bölgesini de geri almak istiyordu. Fransa, 1893’te Rusya ile bir ittifak antlaşması imzaladı. 1904’te İngiltere ile anlaştı. 1907’de İngiltere ile Rusya anlaşınca “Üçlü İttifak”ın karşısında “Üçlü İtilâf” oluştu.

20. yüzyılın başlarında iki taraf da hızla silahlanıp üstünlüğü ele geçirme yarışına girdi. İki cephe arasında savaş çıkma ihtimali bir kıvılcıma bağlıydı. Kıvılcımı 28 Haziran 1914’te Avustur­ya-Macaristan veliahdı Franz Ferdinand ve hamile eşinin Gavrilo Princip isimli bir Sırplı tarafından Saraybosna’da öldürülmesi ateşledi. Bu hadiseden sonra İttifak ve İtilâf devletlerinin arka arkaya birbirlerine savaş açtılar.

 Avusturya-Macaristan’ın Sırbistan’a saldırmasının ardından Almanya da 1 Ağustos’ta Rusya’ya, 3 Ağustos’ta Fran­sa’ya, 4 Ağustos’ta Belçika’ya savaş ilân etti. İngiltere, ittifak antlaşmasına uyarak 4 Ağustos’ta Almanya’ya savaş açtı. Artık tarihin ilk dünya savaşı başlamıştı. Savaşa daha sonra İtalya, Japonya, Amerika Birleşik Devletleri, Bulgaristan, Yunanistan, Romanya ve Osmanlı İmparatorluğu da katıldı. Savaş Avrupa’nın yanı sıra Afrika ve Ortadoğu’ya da yayıldı.

 Almanya, savaşın başlarında Belçika’ya kısa sürede işgal ettikten sonra Fransa üzerine yürüdü. Fransa’yı Alman baskısından kurtarmak için Rus­ya doğudan Almanya’ya karşı taarruza geçti. Ancak General Hindenburg, 26-30 Ağustos 1914’te Tannenberg Meydan Mu­harebesi’nde Ruslar’ı mağlup etti. Avusturya-Macaristan, Sırbistan ve Rusya karşısında fazla başarılı olamasa da savaşın başlangıcında Almanya göz alıcı başarılar kazanmıştı. 

İKİ GEMİ BİZİ DÜNYA SAVAŞINA SOKTU

Osmanlı İmparatorluğu savaşın başlarında tarafsızdı. Ancak Birinci Dünya Savaşı’nın asıl çıkış sebebi dünyaya hakim olmaktı ve en stratejik bölgeler de Osmanlı topraklarındaydı. Bu yüzden Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı İmparatorluğu’nun tarafsız kalması çok zordu. Osmanlı İmparatorluğu, 19. yüzyılda İngiltere, Fransa ve Rusya’nın baskılarıyla birçok toprağını kaybetmişti. Bu yüzden 19. yüzyılın ikinci yarısında yeni bir güç olarak yükselen Almanya’ya yanaşmıştı. II. Abdülhamid zamanında Almanya ile olan iyi ilişkiler 1909’dan sonra İttihad ve Terakki’nin iktidara gelmesiyle devam etti. Ancak İttihadçılar savaşın çıkacağı anlaşılınca farklı alternatifleri de düşünüp, İngiltere’ye yanaşmaya çalıştılar.

Maliye Nazırı, yani bakanı Cavit Bey’in 1911’deki İngiltere seyahatinden bir netice çıkmadı. Cemal Paşa, 1914’te Fransa ile ittifak zeminini yokladı ama yine olumlu bir sonuç alınamadı. Osmanlı yönetimi İtilâf devletleri tarafından kabul görmeyince Almanya ile anlaşmaktan başka çare bulamadı. 2 Ağustos 1914’te, İstanbul’da Osmanlı İmparatorluğu ile Almanya arasında gizli bir ittifak ant­laşması imzalandı. Aynı gün seferberlik ilân edilerek savaşa hazırlanılmaya başlanıldı. Bütün bu gelişmelere rağmen Osmanlı yöneticileri hemen savaşa girme niyetinde değildi. Ancak 10 Ağustos 1914’te Ak­deniz’de İngiliz donanmasının takibinden kaçan Goeben ve Breslau isimli Al­man kruvazörlerinin Çanakkale Boğazı’na girmesiyle her şey farklı bir yönde gelişti.

Osmanlı İmparatorluğu tarafsız olduğu için iki geminin Türk karasularında bulunmaması gerekiyordu. Osmanlı hükümeti, bu yüzden iki gemiyi satın aldığını ilân etti. Goeben’e Yavuz ve Breslau’ya Midilli adı verildi. İki kruvazör bir süre sonra 27 Ekim’de Osmanlı donanmasıyla birlikte Alman Amirali Souchon komutasında Karadeniz’e açılarak, Rus gemilerini batırdı. Ardından da Sivasto­pol ve Novorosisk’i topa tut­tu. Tarafsız Osmanlı İmparatorluğu artık taraf olmuştu. Rusya çok gecikmeden 2 Kasım’da Türkiye’ye savaş açtı. Rusya’yı İngiltere ve Fransa takip etti. Dört yıl süren savaşın sonunda ise bir imparatorluk kaybetmiştik.

ALMANYA İLE GİZLİ ANTLAŞMA

Osmanlı İmparatorluğu ile Almanya arasında 2 Ağustos 1914’te imzalanan gizli ittifak antlaşması şu maddeleri içeriyordu:

1. İki taraf Avusturya-Macaristan ile Sırbistan arasındaki mevcut ihtilafta tarafsız kalmayı taahhüt eder.

2. Rusya bu anlaşmazlığa fiilen müdahale eder, Almanya bu yüzden Avusturya-Macaristan’a yardımda bulunur ve savaş çıkarsa bu Osmanlı İmparatorluğu için de savaş sebebidir.

3. Almanya savaş çıkarsa özel askeri heyetlerini Osmanlı İmparatorluğu emrine verecektir. Buna karşılık Osmanlı hükümeti bu askeri heyetin ordusunun genel sevk ve idaresi üzerinde iki taraf arasında belirlenen şartlara göre fiili ve nüfuz sahibi olmasını taahhüt eder.

4. Almanya, gerektiğinde Osmanlı İmparatorluğu topraklarını ordusuyla savunmayı taahhüt eder.

5. İki ülkeyi mevcut ihtilaftan doğabilecek milletlerarası karışıklıklardan korumak için yapılan ve imzalandığı tarihten itibaren yürürlüğe giren bu antlaşma 31 Aralık 1918 tarihine kadar yürürlükte kalacaktır.

BİZİ SAVAŞA SOKAN GEMİ JİLET OLDU

Osmanlı İmparatorluğu’nu savaşa sokan gemilerden Goben, yani Yavuz 1909’da inşasına başlanmış 1911’de tamamlanmıştı. Breslau, yani Midilli ise 1910’da yapılmaya başlanmış 1911’de suya indirilmişti. Osmanlı İmparatorluğu’nu Birinci Dünya Savaşı’na sokan bu iki kruvazör savaşın ilk yıllarında Karadeniz’de görev yaptılar. 1917’den itibaren iki gemi Osmanlı donanmasından başka gemilerle birlikte Amiral Hubert von Rebeur-Paschwitz komutasında Ege Denizi’nde İngilizler’e karşı çatışmalara girdiler.

Midilli, bu çatışmalar sırasında 20 Ocak 1918’de mayına çarparak battı. Yavuz, cumhuriyet ilânından sonra tamir edilerek Türkiye Cumhuriyeti’nin donanmasında 1950’ye kadar hizmet etti. Tamiri sırasında meydana gelen yolsuzluk davası ise meclisimizi uzun süre meşgul etmiş ve siyasi tarihimize  “Yavuz-Havuz” davası olarak girmiştir. Bir süre atıl halde kalan Türk tarihinin en önemli olaylarından birine imza atan Yavuz, 1973’te İtalyanlar’a jilet yapmak üzere satıldı.

Arama Motoru  
   
Haberler  
   
Tarih  
 
 
center>
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol